24 Temmuz 2010 Cumartesi

NTV Belgeseli....

Merhabalar,

Bugün anlatacak çook şey oldu.. ama NTV belgeseli geceye damgasını vurdu. GIDA A.Ş. ...Kaçıranlar için yarın öğle saatlerinde tekrarı olacak... Yine de kaçıranlara kısaca özetleyeceğim...

  • Meyve ve sebzelerin henüz olgunlaşmadan toplanıp (daha uzun mesafelere dayanabiliyorlar) ETİLEN GAZI ile olgunlaştırıldığını biliyor muydunuz?
  • Aslında ne yediğimiz onlar için önemli değil, önemli olan bizim ne yediğimizba hakkında neleri bilmemize izin verecekleri..
  • 1940 larda hayvancılığın %20 kadarını 5 firma yaparken, günümüzde 4 firma %80 ini karşılıyor.. Bilinmez, düşünülemez boyutlarda bir tekel söz konusu.
  • Küçük işletmeler, büyüklere dayanamayarak işletmelerini satıyorlar. Direnmeye çalışanlar ağır baskılar altında kalıyorlar. İnsanın mesleğinde söz sahibi olamaması çok korkunç.
  • Bir ürün satın alırken yiyeceğin kaynağına inmemiz gerekiyor. Marketlerde ürün çeşitliliğinden söz etmek aslında tam bir kandırmaca. Bütün ürünler endüstriyel gıdalardan oluşuyor. Endüstriyel gıdaların da temeli MISIR..
  • Amerika'nın tarımının %30 u mısırdır. Tarım politikalarını depolanabilen, saklanabilen, uzun süre dayanabilen ticari ürünlere yönlendiriyorlar. 
  • Laboratuarlarında yiyecekleri baştan yaratıyorlar, böylece gıdalar bozulmuyor, bayatlamıyor, küflenmiyor...
  • Günümüzdeki ürünlerin %90 ında mısır şurubu kullanılıyor. Nam-ı diğer glikoz şurubu..(hani benim taktığım şey.. yemeyin içmeyin diye bas bas bağırdığım....başınızı şişirdiğim..)
  • Mısırı hayvanların beslenmesinde de kullanıyorlar. Çünkü, ucuz bir besin. Ancak, danalar mısır ile beslenmeye uygun hayvanlar değiller. Yediklerini sindiremiyorlar ve E-Coli basili üretiyorlar. O kadar sık alanlarda, kötü koşullarda iç içeler ki kesim haneye gittiklerinde bütün bedenleri E-Coli basili bulaşmış pisliklerle kaplı. Günde yüzlerce, binlerce hayvanın kesim yapıldığı kesim hanelerde, kesim sırasında bu E-Coli mikrobu, ete bulaşıyor ve sonuçta ölümcül hastalığa neden olan E-Coli bu etler ile yayılıyor. 
  • Bu kadar yoğun çalışılan yerlerde ister kesim yapılsın, isterse sebze işlensin patojenlerin geniş alanlara yayılması çok daha kolay. 
  • Etleri, bu mikroplardan arındırmak için Amonyak ve amonyum sülfat ile sterilize ediyorlar. Biz de amonyakla temizlenmiş etlerden yapılmış hamburgerleri midemize afiyetle götürüyoruz.
  • Kalorisi bol olan gıdalar ucuzdur, ucuz diye daha çok para harcanır ve bunlar ticari ürünlerden yapılır, besleyicilikleri yoktur, sadece kalorisi çoktur. Fakirlik bu durumda da bir sorun olarak ortaya çıkar, kaliteli sebze ve meyvalara veya etlere ulaşmak zorlaşır, kalorisi yüksek ticari ürünler ile (mısır, soya vs.) yapılmış atıştırmalıklar ile beslenilir.
  • Gıda sektörü obeziteyi kullanıcı alışkanlığı bozukluğu diye lanse ederken, gerçekleri yansıtmamaktadır.
  • Yüksek glikoz, bir süre sonra seker sindirme sistemini yavaşlatarak Tip 2 diyabetin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 
  • Tip 2 diyabet eskiden sadece ileri yaşlarda görülürken, günümüzde çocuklarda da ortaya çıkmaktadır.
  • Amerika, satın alınması, üretilmesinden daha ucuz olan bir mısırı Meksika'ya sattı. Meksikalılar mısır üretmekten vazgeçtiler, Amerika'ya kaçak işçi olarak gittiler. Meksikanın tarım sektörü yok olmuştu. Günümüzde Amerika kaçak işçileri sınır dışı ediyor, ama kaçak işçi çalıştıranlara hiç bir yaptırımı yok.
  • Ucuz, herşey değildir. Kim en ucuz arabayı satın alır ki? canınızı bir külüstüre emanet edebilir misiniz? o zaman ucuz ticari ürünlere de bedeninizi emanet etmemelisiniz.
  • Endüstriel gıdalar dürüst değildir. Gıda ile uğraşırken DÜRÜST olmak zorundasınız.
  • Şu anda yediğimiz gıdaların %70 inin genetiği değiştirilmiştir.
  • Ürünlerinizi satın alırken ne içerdiğine, nerede üretildiğine dikkat edin.
  • İşçilere, hayvanlara, çevreye saygılı olan firmaların ürünlerini satın alın.
  • Meyva ve sebzeleri, mevsiminde ve organik olarak tüketmeye özen gösterin.
  • Kendi bölgenizdeki ürünleri satın alın. 
  • Küçük te olsa bir bahçeniz olsun. 
  • Yemeklerinizi kendiniz yapın, ailenizle birlikte yiyin.
  • Herkesin sağlıklı yemek yeme hakkı vardır.
  • Gıda, ilaç ve Tarım bakanlığı ailenizi ve sizi korumak zorundadır.
Bu gecelik aldığım notlardan size aktaracaklarım bu kadar... yani şimdilik bu kadar.. :))) bundan sonra çook başınızı ağrıtacağım galiba.. Bu ticari ürün konusunda Türkiye de müthiş oyunlar oynanıyor. Bunlardan da daha sonra bahsedeceğim...

Şimdilik iyi geceler.. belki devam ederim.. belli olmaz..:)))

Sevgiyle kalın.. ve unutmayın.... HER LOKMANIZLA DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ. DEĞİŞİME AÇIK MISINIZ?????

3 yorum:

  1. Aynur KOŞKOŞ YILDIRIM24 Temmuz 2010 02:16

    İpek Hanım; sizin bilgilendirmenizle seyrettiğim bu belgesel zaten hepimizin süregelen yediğimiz ürünlere olan şüphemizi kanıtlayacak, çok sahi ve kaçınılmaz sonu gösteriyor bize.Amerika'daki gıda sektörünün vahametini, bütün açıklığıyla-sansürsüz olarak gözler önüne seriyor.Bunları seyrederken etin,sütün, peynirin,sebzenin,meyvenin her çeşidinin bol bol bulunduğu yüzyıllardır bereketiyle bütün uygarlıkları çeken Ege Bölgesi'nde(ya da Türkiye'de)yaşıyor olmaktan dolayı şanslı olduğunu düşünüyor insan fakat bu bolluğa rağmen ülkemiz gıda dejenerasyonu konusunda çok hızlı yol katediyor.Ürkütücü boyutlarda hızla Amerika'yı örnek alan tavrımız,gıda firmalarının ya da üreticilerinin bu kirli oyunlara kar amacıyla ayak uydurması çok acı.Bu konudaki hassasiyetinize katılıyor,her konuda destekçiniz olduğumu belirtmek istiyorum.

    YanıtlaSil
  2. Desteginiz İcin çok teşekkür ederim ama ülkemizde uygulanan tarım politikaları aslında Amerika'dan farklı değil. 10-15yilonce tarım alanında dışarıya bağlı olmayan ve kendine yeten bir ulkeyken artık Mısır, buğday, pirinç dahil olmak kaydı ile herseyde ithalata başlandı. Bu konuda bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim. Çevremizi uyarmamizin bir gorev olduğunu düşünüyorum...
    Mutlu ve sağlıklı günler dilerim ..
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. "Ne yersen O'sun" diye bir söz vardır. Bunun ne kadar doğru bir gerçek olduğunu, yediğimiz içtiğimiz her gıdanın, vücudumuzun temel yapıtaşı olduğunu unutmadan farkında olmamız ve buna göre yediğimize içtiğimize özen göstermemiz gerekir. Bahsettiğiniz programı kaçırmışız. Burada yazdıklarınız gibi örnekler artık çok sık gündeme geliyor. Paylaşımınız için hem facebook'ta hem de burada teşekkür etmek istedik. Renkli günler dileklerimizle...
    www.renklilink.com

    YanıtlaSil