12 Şubat 2018 Pazartesi

Merhabalar..

Yine bir 14 Şubat geliyor.. Sevgililer günü.. Bu güne hep sevgi günü diyesim var.. Niye sevgili günü olsun ki..

Önemli olan aslında sevmek ve sevgi değil mi? Sevgilin olur, eşin olur, çocuğun olur, annen olur, baban olur, kardeşin olur,
arkadaşın olur, kedin, köpeğin olur.. çiçeğin olur.. ne olursa olsun yeter ki sevgi olsun..
Bu 80 yaşında bir anne için yapılmış yaş günü kurabiye pastası..Dilerseniz sevginizi göstermeniz için yapabiliriz. 

Sevgi olunca ne olmaz biliyor musunuz? Savaş olmaz, açlık olmaz, tecavüz olmaz, işkence olmaz, zorla evlilikler olmaz, cinayetler olmaz... neyse anladınız siz beni...

Bu günlerde iyilik üretmenin de gerektiğini düşünerek çok sevdiğiniz pavlovamızı kalp şeklinde yaptık.. Belki evrene biraz sevgi aktarabiliriz diye..

Yeni moda kurabiye pastamızı da  kalp şeklinde yaptık.. Küçüğü de var büyüğü de.. ister ailece yiyin, ister tek başınıza.. (Ne var, insan kendini de sevemez ve şımartamaz mı? öyle güzel de yapar ki...:)) )

İçinizde hep sevgi olsun..

Ağız tadı olsun..


2 Şubat 2018 Cuma

Enginarlı Pilav...

Merhabalar..

O kadar çok tarif isteyeniniz ve soranınız oldu ki yazayım artık dedim. :)

Önce, enginarı ayıklamaktan kaçmayın.. zor bir şey değil, gerçekten değil. İlk enginarımı ayıkladığımda 12 yaşındaydım. Sadece içinden çıkan kulağa kaçan denen böcekten huylanırdım. Artık ilaçlayıp durdukları için her şeyi böcek möcek te çıkmıyor..:( (bu duruma sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim)

Evet, tamam enginar elleri boyar.. kabul.. hele benim gibi açık renk tenliyseniz enginarı ayıkladıktan sonra kara kara elleriniz olabilir.. Pekii o zaman ne yapıyoruz?? elimize eldiven giyiyoruz arkadaşlar.. Bulaşık eldiveni biraz kalın geliyor bana. Ben daha ince eldivenlerden giyiyorum ama siz bilirsiniz. Ha yok, ben eldivenle iş yapamam diyenlerdenseniz peki o zaman elinizi suyunu sıktığınız limon kabuklarının içinde gezdirin.. iyice limon bütün tırnaklarınızın içine işlesin.. o zaman daha az boyuyor, işiniz bitince de aynı işlemi tekrarlarsanız o zaman da kara lekeler çıkıyor. Ben eldiven giyiyorum :)))

Efendim, gelelim enginara... Enginarı alırken başlıyor maarifet. Hani kütük gibi, kafam kadar enginarları almıyorum ben.. İstanbul tipi çanak enginarı da pek sevmem.. İzmir'in küçük çanaklı enginarına çanak enginar mumamelesi yapıyorum. Çok tatlı, çok yumuşacak ve çok lezzetli oluyor. Tamam ben de biliyorum, çanağı küçük.. iyi ya.. baby enginar yiyor gibi oluyor daha ne istiyorsunuz :))))

Hadi artık yapalım şu enginarı..

İlk önce limonlu su hazırlıyoruz. 2 tane limonu suya atıyorum. Bir yarım limonu sıkıyorum ama sıktığım limon kabuğu da suyun içinde duruyor. Çünkü suyla birlikte sıkınca biraz daha limon suyu çıkıyor ondan..




Gelelim enginara..Önce sapını kesiyorum. tam dipten de değil.. 1-2 cm bırakacak gibi.. sonra dış yapraklarını ayıklamaya başlıyorum. Yaprağın tepesinden tutup 180 derece çevirip çekiyorum. O zaman yaprağın yenebilecek kısmı değil de sert olan kısmı kopuyor. Böylece bizim çanak ta biraz daha büyük oluyor ve ben lezzetli yeri de kaybetmemiş oluyorum. 

Yaprakları içerisinde çıkan bölümün rengi açılana kadar yapıyorum. Yaprakların ortalarında bir yerlerde hafif bir içe girinti bölüm oluyor. O bölgeden kesiyorum. İçindeki tüylü kısmı kaşık marifetiyle (benim kaşıklar çok marifetli) hafif kazıyarak çıkartıyoruz. Hemen içine limon suyu sıkıyoruz. Arka bölümde sert kalmış kabuk diplerini hafifçe temizliyoruz. Ona da limon suyu sürüp suya atıyoruz. Bütün enginarlara bunu yapıyoruz. 16 enginarı ayıklamak yaklaşık 1 saatimi alıyor. Yani bir davet için bile yapsanız lütfen kendiniz ayıklayın. O pazarda gördüğünüz sular, içinde enginar beyazlatıcı diye satılan bir toz ile sulandırılmış bir su. Ne gerek var biraz daha kimyasal almaya.. 

Bir yanda taze soğanı yıkayıp ayıklıyorsunuz. 5-8 mm gibi kesiyorsunuz. Zeytinyağında hafif öldürüyorsunuz. Sonra içine enginarları ekliyorsunuz. Biraz tuz, bir fiske şeker ve enginarların üzerine kadar su koyuyorsunuz. Kaynayınca altını kısıp pişmesi için bırakıyorsunuz. 

Pilav pişireceğiniz pirinci tuz koyup sıcak su da ıslatıyorsunuz. 



 



 Eğer enginarlarınız çok taze ise biraz daha yapraklı bırakabilirsiniz..

Enginarın pişip pişmediğini çatala enginarın en sert yerinin verdiği tepkiden anlayabilirsiniz. Enginarlar pişince, enginarları bir kevgirle tencereden alıyorsunuz. Tencerede kalan suyu da bir ölçeğe koyup ölçüyorsunuz. Artık o sizin pilavınızın suyu olacak. Ben haşlama usuluyle yaparım pilavı. Bire birbuçuk oranında suyu aynı tencereye (yıkamadın etmeden soğanlı zeytinyağlı tencereye) koyuyorum. Kaynayınca pirincini de ekliyorum. Tuzunu kontrol ediyorum.  Pirinç te kaynayınca altını kısıp kapağını kapatıyorum. Pilav göz göz olunca, ayırdığım enginarları da üzerine koyup normal pilavda yaptığımızı gibi kapağına kağıt koyup dinlendiriyorum. 



Servis yapmadan önce (ılık yenir) içine incecik kıyılmış dereotu ekliyorum. Dilerseniz üzerini de süsleyebilirsiniz..


İşte bu kadar.. Hadi afiyet olsun..