13 Aralık 2011 Salı

Muhteşem haftasonu...

Geçen günler çok yoğundu. Hem mimarlık işleri hem ipeksi tatlar çok yoğundu. Bir yandan üç doktor arkadaşımın açacağı kliniği yetiştirirken, bir yandan da yeni tatlar yaratıyor, diğer yandan da eski tatları yeni dostlara tattırmaya uğraşırken, araya annemin de tansiyon vs doktorluk işleri girince migrenim 3 yıllık atağını yaptı ve beni yerden yere vurdu.. Baş dönmesi maceramız yeniden başladı. Neyse, bu kadar hastalık, iş, güç derken yorgunluğumuz en yüksek haline ulaştı. İmdadımıza Demet ve Barbaros yetişti. Datça'da yerleşme çabaları sürerken aralıklarla İstanbul'dan Datça'ya kaçıyorlar.. Kaçarken bize de haber verdiler veee bütün işlerimizi ayarlayarak cumartesi sabahı Datça'ya doğru yola çıktık. Onlar gece varacakları için gündüzümüz bizimdi. Cumartesi günü Datça'nın pazarı. Önümüzde de yılbaşı çikolataları var eh bu durum değerlendirilmez mi? Datça'ya varır varmaz önce Zekeriya sofrasında güzelce yemeğimizi yedik. Sonra da pazara daldık. Pazarda ilk gördüğümüz taptaze barbun balıklarıydı. Ama bir sorunumuz vardı, balığı nerede pişirecektik???? balığı almadan geçtik. Pazardan, fıstık ve mandalina aldık. Kooperatifleri dolaşarak Sıra bademi mi, ak badem mi yoksa nurlu badem mi alsak diye karar vermeye çalıştık ve elbette nurlu badem denen bademden ve yerel ak bademden aldık.. Pazardaki dil muhteşemdi. Satıcılar köylü teyzeler ve amcalardı. Çok sıcak insanlar...

Burukule :))))


Domatizzz ..:))


Bademler, incirler, fasulyeler..

Deniz dümdüz, pırıl pırıldı. Denize karşı güzeeel bir kahve içip gevşedik. Bir sürü kedi sevdik. Ardından da kalacak yerimizi ayarlayalım dedik. En iyi gibi duran otele yer var mı dedik, sadece apart bir odaları kalmış. Hehehe birden bizim bir mutfağımız oldu. Bunun farkına vardığımızda güle oynaya odamızı tuttuk. Odamız deniz manzaralı, bir oda, bir salon, bir MUTFAK  ve bir banyodan oluşuyordu. Odaya yerleşir yerleşmez hemen pazara geri döndük.

Deniz görünce deli kadın naapar??? yeeeeeaaayy diye zıplar.. :))
Benden hangi kedi kurtulmuş acaba?

Nazlı'nın en bi birinci kedisi, benim aşkım Banji'nin kuzeniyle karşılaştık..:))

Balığımızı ve salata malzemelerimizi aldık. Böylece mutfaktan çıktığımız bir hafta sonu da yine mutfaktaydık. Balığımız ve şarabımız pek güzeldi. Gece yarısı Demet ve Barbaros ile buluştuk. Onlar bizi dostları Zehra ve Aslan'la tanıştırdılar. Zehralarda Şaşkın, Poyraz ve Saleple tanıştık. Rozi hanım, lütfedip gelmedi yanımıza.. Bize daha önce gönderdikleri keçiboynuzu unuyla yaptığımız kurabiyelerden götürmüştük. Gece atıştırması oldu.

Keyifli bir iki saatten sonra otelimize dönüp, kafayı yastığa koyar koymaz uyumuşuz. Sabah Atilla, o günün yemeği için balıkçılara gitmek üzere erkenden çıktı. Yine barbun bulmuş. Tazecik..

Aslan'ın kaktüsleri...

Çevremizde Poyraz ve Şaşkın...

Kahvaltı sonrası keyif.. Gözüme batan bişi nedeniyle güneşten korunayım diye güneşe ve manzaraya arkamı döndürdüler..:(

Bizim misafir perver ekiple buluştuk. Muhteşem bir kahvaltı yaptık. Üzerine en yakın karayolunun 10-15 km mesafede olduğu tarla ve bahçelerine gittik. Passion fruittan, kabağa, zeytinden, papayaya herşey ekmişler. Henüz hepsi bebek. Ama 2 yıl sonra muhteşem olacaklar. Biber, patlıcan, turşuluk domates topladık. Tatlı kabaklarımızı da aldıktan sonra yukarı bahçeye çıktık. Esas muzlarımız buradaydı. Atilla muzu görür görmez muz yapraklarından kesmeye başladı. Sonra da bir hevenk muz kestik. Henüz yemyeşil ama 1 hafta sonra sararmaya sonra da tatlanmaya başlayacakmış. Yeni yılda tatlı muzlarımız olacak yani..:))

Papaya bitkisi ...

Son biberler, patlıcanlar ve yeşil domatesler tek tek toplanıyor..

Acıkınca eve geri döndük, ısırgan ve radikadan labne peyniriyle birlikte muhteşem bir kavurma pişirdi Zehra. Aslan, mangalı yaktı, ben havuç salatası yaptım, Demet kavurmaya yardım etti. Atilla muz yapraklarının içine balıkları koydu ve sardı. Barbaros, Atillaya yardım etti. Böylece muhteşem bir soframız oldu.

Muzun içerisine sarılmayı bekleyen barbun balığımız.. soğan, sarımsak ve zeytinyağı ile tatlandırılmış..

Sayın Profesörümüz Barbarosumuz mangal sorumlusu oldu..

Salep hanım, güneşe Zehra'nın kucağında çıkıyor.. Şaşkın dan pek korkuyor..

Sohbete dur durak yok..

Bütün kılçıkları ve kafaları Poyraz ve Şaşkın yedi. Hava lokum gibiydi, sohbet sofradan tatlıydı. Ama biz ayrılmak zorundaydık... Bütün (eski ve yeni) dostlarımızı öptük, vedalaştık..

Muhteşem bir haftasonuydu. Dinlenmiş ve enerjik bir şekilde yeni haftaya başladık.. Keşke her haftasonumuz böyle olsa........

Sizin de benim gibi dostlarınızın olması dileğiyle, sağlık ve tatla kalın...

4 Aralık 2011 Pazar

Çok sağlıklı bir akşam yemeği..

Herhalde anlamayan kalmamıştır, yemek yapma, yaratma  faslı bizim evde pazar gününe denk geliyor. Diğer günler büro/mutfakta pasta, çikolata, kurabiye, atıştırmalık yapıp durduğumuzdan yemek yaratma anca pazar gününe kalıyor..

Bugün kepekli pilavlık bulgurla domatesli pilav ve kabaklı, havuçlu, tavuk yaptık. Tek tabakta protein, vitamin, karbonhitrat...

Üstelik hazırlaması da yarım saat bile sürmedi. Jamie gibi oldum.. :)))

İki yemeği aynı anda hazırlamasını da anlatacağım. Zamandan nasıl tasarruf ettiğimi göreceksiniz. Bu diğer bütün yemekler için de geçerli. Örneğin, iki yemekte de soğan var. Bir defada iki yemeğin soğanını, sarımsağını doğruyorum. Doğrama tahtası bir kere kirleniyor. Soğanlar kavrulurken domatesleri doğruyorum filan.. Şimdi en başından başlıyorum.

Gerekli malzemelerimiz;

1 tavuk göğsü
3 küçük kabak (dolmalık gibi kocaman değil, girit kabağı da kullanılabilir çok ta lezzetli olur o zaman 4-5 tane kullanmalısınız.
2 soğan
1 bardak kepekli pilavlık bulgur
2 diş sarımsak
dereotu
küçük salkım domates veya normal domateslerden 2 tane.
küçük havuç, bulamazsanız bildiğiniz havucu jülyen doğrayabilirsiniz. Yani ince uzun..:))
zeytinyağı
elbette tuz, karabiber...

İlk önce her iki tencerenizi de ocağa koyuyorsunuz. Soğanların bir tanesini küçük küçük doğradıktan sonra tencerelerin altını yakıp içlerine zeytinyağı koyuyorsunuz. Miktarı size bağlı ama yarım çay bardağı her biri için yeterli olur. Ben çok yağlı yemek sevmiyorum. Diğer soğanı da doğradıktan sonra sıcak yağların içine birer soğanı koyuyorsunuz. Yani bir soğan pilav, bir soğan tavuk yemeği için. Hemen sarımsakları da soyuyor ve soğanların yanına birer tane olarak ekliyorsunuz. Arada soğanı karıştırın yanmasın. Ateşler orta ateş olacak. Siz bir yandan minik havuçlarınızı ayıklayın. Kesmeden hızlıca soğanların arasına ekleyin. Siz havuçları ekleyene kadar soğanlar kavrulmuş olur. Zaten rengi değişsin istemiyoruz. Ölsünler yeter. Havuçlar da soğanlarla pişerken pilav tenceresine konmak üzere salkım domatesleri 4 e bölüp koyuyorsunuz. Büyük domatesler istiyoruz yemekte.

Küçük salkım domatesleri dörde böldüm. Soğanlarla birlikte pişiyorlar

Dilerseniz daha küçük olarak ta koyabilirsiniz. Tavuğu yıkıyorsunuz, 2 cm lik küpler halinde kesiyorsunuz. Bu arada havuçlar da çevrildi, azıcık pişti. Tavukları da havuçların yanına ekliyorsunuz. onları da arada karıştırıyorsunuz. Domatesler pişerken 1 bardak ama 250 gr lık büyük bardak bulguru süzgüye koyup yıkıyorsunuz. Bu gece benim bulgurdan 2 cmlik saman çıktı. Aman diyeyim gözünüzü açın. Suyu süzülsün diye bırakıyorsunuz. Tavukların üzerine biraz tuz ve biraz karabiber ekliyorsunuz. Pilav için hazırladığımız domateslerimizin üzerine 2 bardak su ekliyoruz. Onlar kaynayana kadar dereotu yıkıyoruz, incecik kıyıyoruz. Kabakların saplarını ve diplerini kesiyorsunuz, yıkıyorsunuz, önce dörde bölüp ardından birer cm kalınlığında kesiyorsunuz. Bu sırada pilavlık suyun içine tuz ve karabiber ekliyorsunuz. Su bu arada kaynamış oluyor. Süzdüğünüz bulguru içine koyuyor ve karıştırıyorsunuz. Tencerenin ağzı açık kaynamasını beklerken, doğradığınız diğer grup dereotunu ve kabağı tavuğa ekleyip elektrikli ısıtıcıda veya çaydanlıkta ısıttığınız biraz sıcak suyu tavuğa ekliyorsunuz. Tencerenin ağzını kapatıp altını kısıyorsunuz.


Yemeğiniz 10 dk sonra hazır. Pişip pişmediğini havuçlardan test edebilirsiniz. En geç onlar pişer.
Pilavın suyu kaynayınca ağzını kapatıp altını kısıyorsunuz. 10 dk sonra o da hazır. Ama pilavın biraz demlenmesi gerekiyor. 5-10 dk beklerseniz mükemmel bir pilav, yenmek üzere hazır tadını içine sindirmiş bir havuçlu kabaklı tavuk yemeğiniz olur..
Bu hafta çok sağlıklı beslendik. Size de afiyet olsun..

Besleyici, sağlıklı tabağımız..