Yemeklerde tuz kullanmayınca aslında yediğimiz şeylerin gerçek tadını daha iyi anlayabiliyor insan. Çayı kahveyi şekerle içmekten vazgeçtiğimde de aynı şey olmuştu. Önemli olan o yemeğe yakışan tadı, baharatı bulmak..
Tuzla birlikte şeker ve beyaz un da yasaklanınca, bulgur pilavı baş yemeğimiz oldu. Bol soğanlı, domatesli, lezzet versin diye kekikli bulgur pek lezzetli oluyor.. Biraz da karabiber muhteşem yapabilir yemeğinizi..
Hindi göğsünü nasıl pişirelim diye düşünürken, hindi göğsünü yatay olarak ikiye bölerek biraz incelttik. Tavaya biraz yağ koyup (tabii ki zeytinyağı) hindi göğsünün her iki tarafını da tavladık. (yani hafif pembeleştirdik) Bu arada fırını 180 derecede ısıttık. Tavlama bitince, tavayı olduğu gibi (sapına dikkat.. metal saplı olsun..:P :) ) fırının içine koyduk, üzerine taze biberiye ve susamla süsledik. Yaklaşık 10 dakika pişirdikten sonra hindimiz muhteşem bir şekilde pişmişti.. İşte yine kolay bir yemek... işte yine lezzet ve sağlık.. yanına bir de salata.. BUDUR...;)