29 Ekim 2012 Pazartesi

Datça, keyif, lüfer.... :)

Merhabalar,

Kurban bayramı her zaman bana hüzün verse de bu yıl güzel bir tatil yapmayı başardık. Bir can alarak iyilik yapılacağını asla düşünemediğim için kurban edilen canlar için içim hep acıyor.. Can alacağınıza, can verin, kan bağışlayın, bir çocuk okutun, bir yoksulu doyurun. Mutlaka kurban kesmek gerekmiyor.. Neyse...

Önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutlamak istiyorum. Ben ölene kadar Cumhuriyet Bayramımızı kutlayacağıma söz veririm.. Her ne olursa olsun..

Tatilde bu kez Datça'ya Demet ve Barbaros'larla buluşmaya gittik. Gölmar oteline yerleştik. Daha sonra da bizimkilerle buluştuk. Akşam, Aslan'ların evinde toplaştık. 13 kişilik dev bir bayram yemeği yendi.. Ertesi gün Datça'nın muhteşem pazarına gittik. Susamımızı, fıstığımızı, bademimizi aldık. Pazardaki amcalarla sohbet ettik. Etiketlere pek güldük..:)))

Kaya kekiği aslında:)))

Benim de fotoğrafımı çekin diyen satıcı amca..

Tezgahların güzelliği..
 
Akşam üzeri bu yılın son denizine girdik. Atilla denizin dibinden önce bir bardak buldu, sonra da bir ahtapot. Tabi ki ahtapotu bardağa koyup kıyıya getirdik. Güya ahtapot elimdeyken Atilla fotoğraflarımı çekecekti. Hahaayytt.... ahtapot avcumun içine koca vantuzunu yapıştırdığı an bir gıdıklandım, ciyak ciyak denize bıraktım hayvancağızı..:)

bardaktaki ahtapot..

Bardaktan çıkıyoorr...

Vantuzundan gıdıklandığım için devrile devrile gülüyorum..:))))
 
Akşamına yine 15 kişi toplaştık, yine balık yedik.. keyif yaptık. üzerine de kocaman birer dondurma yedik.. işte ne olduysa o dondurma ile oldu.. Sabah kalktığımda artık sesim yoktu. Çevremdekilerin sevincine bir anlam veremediysem de (!) sessiz kalmak pek hoş değildi..:))))
Ertesi günü yani tatilimizin son günü Demet, Barbaros, Aslan ve Zehranın bahçesine gittik. Kalamata zeytinlerimizi, son cheerry domatesleri ve biberlerimizi topladık vedalaştık ve yavaş yavaş  yola çıktık..
 
Narlar olmuş mu diye baktık.. Müthişler...:)

Çene biter mi? sesim çıkmasa da konuşurum ben..

Domatesleerr...

Tarlanın konuğu sevgili kaplumbağa kardeşi kapının önüne koyduk ki domateslerimizi yemesin..
 
Öğle yemeği için arkadaşlarımızın önerisine uyarak mavi pide diye bir yerde patlıcanlı pidemizi yedik. Pek güzeldi. Aslında güzel olan başka birşey de yemeğimizi yerken bize eşlik eden ördekler ve süpriz bir şekilde bir balıkçıldı. Balıkçıl, ona atılan pidelere gelen balıkları yiyecek kadar akıllıydı.. Takdir ettik :)))
 

Mavi Pide..

Uyanık Balıkçıl...
 
Eve geldiğimizde bebeler bizi çok özlemişler.. biz de onları özlemiştik.. sarıştık sarmaştık..
Bu trakeit denen şey bol sıvı, dinlenme, konuşmama gibi şeyler istiyormuş. Yaptık..:)) Öğlen Atilla lüfer almış onu pişirelim dedik..
Gelelim artık tarife..
 
Bu balığın en güzel yanı ev kokmuyor.. balık bulaşığı olmuyor.. lezzetli süper bir yemek üstelik hesaplı.. Kilosu 33 lira civarında, iki tane koca balık yani yanına başka bir yemek yapmanıza gerek kalmayacak gibi iki balık sadece 25 TL tutuyor..
Önce tepsiye koroplast fırın kağını yerleştiriyoruz. Balıkları güzelce yıkıyoruz. Sızma zeytinyağı ile içini de dışını da yağlıyoruz. Üzerini de içini de hafifçe tuzluyoruz. Birkaç ta tane karebiber ekledik.

kenarına cherry domatesler, biberler ve limon dilimleri koyduk. Üzerine de biraz limon suyu sıktık. En son maydanoz yerleştirdik.
Fırını ızgara modunda açmıştık. Isıtılmış ızgara da yaklaşık 8-9 dakikada pişti. Bu süre fırınınıza, balığınızın büyüklüğüne göre değişir. Aman dikkat. Balıkları çok pişirirseniz bütün yararlı yağları akar gider. Sadece balık tadında işe yaramaz birşey yersiniz. Balığı SUYUNDA bırakacaksınız..:)
Çok sağlıklı, çok lezzetli bir yemekti..
Denemenizi öneririm.. Afiyet olsun..
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder